Bir beladır düşmüş dünyanın peşine.
Kardeşi kardeşe, evladı aileye hasret bırakır nitelikte.
Bir yanı Dünyada mahşer günü gibi her kul kendinden sorumlu, bir yanında ise herkes bir birinden mesul toplum sorumluluğu var.
İşte tam bu durumda 65 yaş diye nitelediğimiz emeklilik yaşı gelmiş aile büyükleri için uygulanan yasaklar geliyor gündeme. 64 olunca ne olacak. Hele şu 31 Aralık 1955 doğumlular 1 Ocak 1956 yazılmanın ikramiyesini yaşıyor sanırım.
Hafta başından bu yana sosyal medyada, sosyal hayatta ve hatta sokakta herkes almış başını 65 yaş takıntısıyla yürüyor. Sanki suçluymuş gibi sokağa çıktı an medya da…
Halbuki yaşayacaklarını fazlasıyla görmüş geçirmiş sadece çoğu zaman evlat ve torun sevgisi dışında dışardaki amaçları temiz hava alıp gün bitirmek olan bu insanlarımız zorunluluklarında bile suçlu muamelesi görmesi yanlış değil mi.
Dolmuş beni almadığı zaman yürümem kolay ama bu 65 yaşındaki birinin ulaşımı için zor değil mi.
Meslektaşım ve mesai arkadaşım Canan Baykız kullandığı bir sosyal medya paylaşımında 65 yaş üstü bir yaşlı çiftin yaşadığı talihsiz olayı aktarmış. Evlatlarının bekleyin diyerek sokağa bıraktığı çift evlerine ulaşmak için 3 saate yakın bekledikten sonra hayırsız evladın gelmeyişi ile dolmuşla ulaşmaya çalışmış ve her türlü cezai riske rağmen dolmuşçu iyi niyetle ücret gözetmeksizin yaşlı çifti evine kavuşturmuş. Aslında burada hem çift hem dolmuşçu cezai işlem uygulanması gereken genelgeye rağmen sizce de bunlar mı suçlu yoksa o ana babayı sokakta bekleten evlat mı?
Toplu taşıma kullananların birçoğu aslında benzer vakalarla karşılaşıyor. Birçoğu yaşlıları araçlarına almayarak 65 yaş üstü olduklarını anladıklarında araçtan indiren taşıma sorumluları haklıydı aslında, “çıkmamalarılar, çıkmalarına engel olmalıyız.”
Duruma benim gibi hassas yaklaşanlardan biride Milas Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Nurol Paskal. Başkan Paskal sosyal medyadan, “Değerli Toplu Taşıma yapan esnaflarımız Ülkemizde Virüs salgını nedeniyle sokağa çıkma yasağı getirilen 65 yaş üstü büyüklerimizi kırmadan, rencide etmeden olumlu söylemlerle ikna ederek araçlarımıza bindirmemeye çalışalım. Bu bütün İnsanlarımızın sağlığı ve virüs salgınıyla mücadele için çok önemlidir.”
Ancak tüm bu anlattıklarımda belirttiğim gibi 65 yaş üstü suçlu değil sağlıkları yaşama savaşındaki zayıf yanları nedeniyle riskliler. Yani alınan bu yasak onların sağlığı için, onları suçlamamız için değil. İşte tam bu kavramda gençlere de risk içinde olduklarını hatırlatan taraf süreci koordine içinde yürüterek başarılı bir çalışmaya imza atan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan geldi. Bakan Koca, “Büyüklerimizden sözlerime kulak vermelerin istiyorum. Bu toplumun sizin hayat tecrübenize ihtiyacı var. Ailelerinizin size ihtiyacı var. Bunları hastayken yapamazsınız yapmak isteyip daha yapamadığınız kaç şey olduğunu düşünün. Sizin öğütlerinize ihtiyacımız var. Sizde bu sefere mahsus bu öğüdü kabul edin. Bu günlerde size karşı hassasiyeti yüksek olan bütün toplum paylaşıyor. Mümkün olduğu kadar az kayıp vermek istiyoruz.
Gençlere uyarımız var, salgının dışında değilsiniz. Hayatınızı yavaşlatın. Risk ortamına girmeyin. Riski evinize taşımayın. Evde kalın. Hayat eve sığar." ifadesini kullandı.
Anne babalarımızı evlerine hapsetsek de aslında herkesin bu işten kurtulmadığı gibi kendisinde risk içinde olduğu hatırlatıldı. Tıpki 65 yaş üstüne yapıldığı gibi önce tavsiye niteliğinde evden çıkmayın uyarısı sonra yasağa dönüştü. Şimdi gençler içinde aynı tavsiye geldi, belki yasakta gelecek…
Aslında tüm bu yaşanalar bir sınavın bölümleri gibi. Toplum olarak ne durumda olduğumuzu sınar nitelikte. Özellikle camilerin kapanması ve Cuma namazlarının kılınamaması, Kabe’nin kısmen ziyarete kapanması Müslüman alemi için ayrı bir yaraya yer açtı. Ama en güzel bakış işte şu cümlelerde gizliydi; “Biz Müslümanlar ne yaptık da Allah(c.c) bizi evinden ibadet hanelerinden kovdu, kapıları yüzümüze kapattı”
İşte belki de insan olamamamızın suçu muydu bunların sorumluluğu, aylan bebekler, ölen çocuklar katledilen hayvanlar kısacası tüm insanlık mıydı suçlu olan…
Saygılarımla Koronadan uzak sevgiyle kalın…