Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Media Subaşı Baybuğa, korona virüs (Covit 19) ile ilgili açıklamalarda bulunarak, “Küresel boyutta virüs salgınını kontrol altına almak için uygulanan tedbirlere rağmen vaka ve ölüm sayısı gittikçe trajedik biçimde artışını sürdürmekte” dedi. Prof. Dr. Baybuğa, salgına karşı alınması gereken önlemleri sıralayarak, “COVID-19 salgının kontrol altına alınmasında bireysel korunma yöntemlerinin uygulanması son derece önemli” dedi.
Haber: Oktay Çayırlı
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Media Subaşı Baybuğa, korona virüs (Covit 19) ile ilgili “Çağın Halk Sağlığı Sorunu Covıd - 19 Pandemisi” başlığı altında bir çalışma yaparak yayımladı.
HÜKÜMETLERİ ÇARESİZLİĞE VE ÇÖZÜM ARAYIŞINA İTMİŞTİR
COVID-19 pandemisinin çağın en önemli küresel halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Baybuğa, pandemiye neden olan virüsün 21. yüzyılda dünya çapında büyük kitleleri etkileyerek vaka ve ölüm sayılarında artışa, toplumda kaygı, endişe, kargaşa ve ayrımcılık yaşanmasına yol açtığını ifade ederek, “Özellikle virüsten etkilenen ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısındaki değişiklikler hükümetleri çaresizliğe ve çözüm arayışına itmiştir. Coranovirüs ailesinden olan COVID-19 salgını ilk önce yasadışı hayvan satışının olduğu Çin’in Wuhan şehrinde deniz ürünleri satışının yapıldığı pazarda çalışanlarda tesbit edilmiş, 8 Aralık 2019'dan itibaren Çin'de hızla yayılarak kısa sürede bölgesel olmaktan çıkarak küresel ölçekte hızla yayılarak pek çok ülkede beklenenin üstünde hasta ve ölüm vakalarının görülmesine yol açmıştır. Dünya Sağlık Örgütü 16 Nisan 2020 tarihinde COVID-19 hastalığına bağlı onaylanan vaka sayısını 1.954.724, ölüm sayısını ise 126.140 olarak bildirmektedir. Ülkeler bazında vaka sayıları ise; Amerika’da 604.070, İspanya’da 172.541, İtalya’da 162.488, Çin’de 83.745, Birleşik Krallık’ta 93.877, İran’da 76.389 ve Türkiye’de ise 65.111’ dir. Küresel boyutta virüs salgınını kontrol altına almak için uygulanan tedbirlere rağmen vaka ve ölüm sayısı gittikçe trajedik biçimde artışını sürdürmektedir. Artışın ivme kazanması ülkeleri çözüm arayışına mahkum ederken, hasta olan ve hastalık etkenini taşıyan portörler toplum sağlığını tehdit edercesine virüsü bulaştırmaya devam etmekte” dedi.
VİRÜSÜN KULUÇKA SÜRESİ NET OLARAK BİLİNMEMEKTE
Toplumda gebeler, bebek ve küçük çocuklar, 60 yaş üstü bireyler, engelli gruplar, bağışıklık sistemi zayıf olan, diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı, KOAH gibi kronik hastalığı olan, kalabalık ortamda çalışan ve yaşayanlar, sağlık personeli ve sosyo ekonomik düzeyi düşük olan bireyler virüsün bulaşması ve hastalığın ağır olarak geçirilmesinde daha fazla risk altında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Baybuğa, “COVID-19’a neden olan virüs yüzeylerde varlığını yüzeyin tipi, ısı ve nem gibi faktörlere göre birkaç saat ya da birkaç gün kadar sürdürebilmekte. Hasta kişinin öksürme, hapşırma veya konuşması sırasında püsküren damlacıklar ağır oldukları için havada toz parçacıklarına tutunmaksızın asılı kalmayarak kısa sürede zemin ya da yüzeye düşmektedir. Virüsün havada üç saat, plastik yüzeyde 72, paslanmaz çelikte 48, kartonda 24 ve bakır yüzeyde 4 saat, kumaş üzerinde ne kadar süre yaşadığı belirsiz olup, giysi üzerinde yer alan plastik ve metaller nedeniyle birkaç saat ile birkaç gün arasında yaşayabileceği belirtilmekte. Virüs, COVID-19 olan bir kişinin 1 metre yakınında bulunma veya kontamine olan yüzeye temas eden ellerin yıkanmadan göz, burun ve ağza dokunulması ve virüsün solunması ile bulaşmakta. Virüsün kuluçka süresi net olarak bilinmemekle birlikte 14 güne kadar olabileceği tahmin edilmekte. Virüsün vücuda girdikten sonra bireyde görülen en yaygın hastalık belirtileri; yüksek ateş (37.5 °C), solunum sıkıntısı (dispne), öksürük, boğaz ağrısı ve yorgunluktur. Hasta bireyin kesin tanısı ise solunum yolu sürüntüsü olarak alınan numunenin Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında değerlendirilmesi ile konulmaktadır.
COVID-19 ve bulaşıcı hastalıklarla mücadelede enfeksiyon zincirinin kırılması salgını kontrol altına almada son derece önemlidir. Bu kapsamda portör taramaları, hastalık tanısı alan kişilerin izolasyonu, hastalık şüphesi olan bireylerin karantinaya alınması, filyasyon çalışmaları, bağışıklama, hastaların tedavisi, sağlık eğitimi, bireysel ve çevresel hiyyen uygulama ve düzenlemeleri toplum sağlığının korunması ve salgın kontrolünde en önemli halk sağlığı uygulamalarıdır. COVID-19 hastalığının kesin tedavisinin olmaması, ülkelerin küresel işbirliği içerisinde aşı ve tedaviye yönelik çalışmalarını ivme kazandırırken, hastalara daha çok semptomlara yönelik destekleyici tıbbi bakım, ikincil enfeksiyonları ve komplikasyonları önlemeye yönelik tedavi protokolü uygulanmaktadır. Virüse ilişkin çalışmalar hızla devam ederken, COVID-19 salgının kontrol altına alınmasında bireysel korunma yöntemlerinin uygulanması son derece önemlidir” dedi.
YIKANMAYAN, KİRLİ ELLERLE GÖZ, BURUN VE AĞZA DOKUNULMAMALI
Prof. Dr. Baybuğa açıklamasında bireysel korunma yöntemlerini ise şöyle sıraladı:
• Eller dışarıdan eve gelindiğinde, alışveriş yapıldığında normal sabun ve su ile en az 20 saniye boyunca ovularak yıkanmalı ya da en az % 60 alkol içeren sıvı (kolonya vb.) ve dezenfektanlarla ovulmalı, mümkünse kağıt havlu kullanılmalı.
• Yıkanmayan, kirli ellerle göz, burun ve ağza dokunulmamalı
• Yüzeyle temasta virüs bulaşma riskine karşı eldiven kullanılmalı
• Öksürme, hapşırma sırasında kol bükülerek burun ve ağız dirsek içine alınmalı ya da tek kullanımlık kağıt mendil kullanılmalı ve çöpe atılmalı
• Ayakkabılar ile eve girilmemeli, evde kullanılan terlikler dezenfekte edilmeli,
• Ateşi ve öksürüğü olan hasta bireylerle yakın temastan kaçınılmalı
• Kamusal alanda (park, toplu taşıma araçları vb.) bireyler arasındaki 1-1.5 metrelik sosyal mesafe korunmalı
• Bireyler arasında selamlaşmada virüsün bulaşma riskine karşı göz, burun veya ağza dokunma, tokalaşma ve öpüşmeden kaçınılmalı
• Çalışırken yeterince dinlenilmeli ve mola verilmeli
• Yeterli ve dengeli beslenme, düzenli uyku, fiziksel aktivite, egzersiz ve bol sıvı alımına dikkat edilmeli
• Doğru maske kullanılmalı ve uygun şekilde imha edilmeli
• Zorunlu olmadıkça dışarı çıkılmamalı ya da hastalık durumunda evde kalınmalı
• Ortam sık sık havalandırılmalı
• Kalabalık yerde bulunma durumunda eve dönüldüğünde temiz kıyafet giyilmeli, eller önerildiği gibi yıkanarak çıkarılan mont, palto gibi giysiler balkonda yaklaşık 12 saat havalandırılmalı
• Mümkün ise kalabalık ortamlarda bulunulmamalı, sağlık merkezlerine gidilmemeli, zorunlu durumda ağız ve burun kapatılmalı ve tıbbi maske kullanılmalı
• Halka açık birçok insan tarafından sık temas edilen eşya ve yüzeyler (kapı ve pencere kolları, elektrik prizi, asansör düğmesi, masa, sandalye, tezgahlar, kulplar, telefonlar, klavyeler, tuvaletler, musluklar ve lavabolar vb.) temizlenip dezenfekte edilmeli yada dokunmaktan kaçınınılmalı
• Yüzeyler dezenfektan ya da 1/10 sulandırılmış çamaşır suyu ile temizlenmeli
• Gıda güvenliğine ve yüzey temizliğine dikkat edilmeli (çiğ veya az pişmiş hayvansal ürünleri yemekten kaçınılmalı, açıkta satılan, ambalajsız gıdalar market alışverilerinin eve taşınması sırasında tek kullanımlık poşetler tercih edilmeli, alınan ürünlerin elle dokunulduğu düşünülerek alışveriş sonrası gıdalar ambalajından çıkarılmalı ve boş ambalajlar kapaklı çöp kutusuna atılmalı, saklanacak kutular açılmadan yada saklanmadan önce dezenfektanla silinmeli, meyve ve sebze gibi ambalajlanmamış ürünler akan suyun altında iyice yıkandıktan sonra eller belirtildiği biçimde yıkanmalı)
• Çarşaf, havlu ve giysiler düzenli olarak yüksek ısıda yıkanmalı, virüsün havada dağılması olasılığını en aza indirmek için kirli çamaşırlar silkelenmemeli, kirli çamaşır torbası yıkanmalı yada dezenfekte edilmeli, çamaşırlar tek kullanımlık torbalarda saklanmalı
• Çiftlik, ahır, canlı hayvan pazarları ve mezba gibi hastalık açısından riskli alanlardan uzak durulmalı, canlı, ölü yabani ve evcil hayvanlar ile temastan kaçınılmalı
• Mümkün olduğu kadar yurt dışına yolculuk yapılmamalı, seyahat edilme durumunda seyahat dönüşü 14 gün içinde kendini iyi hissetmeme, ateş, öksürük ve nefes almada zorluk çekme gibi herhangi bir solunum yolu semptomu görülmesi durumunda maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı ve sağlık personeline seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmelidir.
EĞİTİM VE DANIŞMANLIK YAPILMALIDIR
Virüsün bulaşmasını önlemede toplumda maske kullanımı yaygın ve zorunlu olup maske kullanımı sırasında kurallara uyulması gerektiğinin de altını çizen Prof. Dr. Baybuğa, “Maskeyi takmadan önce, eller alkollü sıvı ile ovulmalı ya da sabun ve su ile temizlenmeli, maske ağız ve burnu örtmeli, yüz ve maske arasında boşluk olmamalı, maskeyi kullanırken dokunulmamalı, nemli maskeler değiştirilmeli, tek kullanımlık maskeler tekrar tekrar kullanılmamalıdır. Maske çıkartılırken önüne dokunulmadan arkadan çıkarılmalı kapalı çöp kutusuna atılmalı sonrasında eller alkol bazlı sıvı ile ya da sabun ve su ile iyice ovularak yıkanmalıdır.
Toplumdaki bireyler COVID-19 hakkında doğru ve güvenilir bilgi elde etmek için; ulusal ve uluslararası sağlık otoritelerinin Web sayfalarına, sosyal medya hesaplarına erişim sağlayarak güncel gelişmelerden haberdar olmalı, aynı zamanda sağlık profesyonellerinden danışmanlık hizmeti almalıdırlar. Salgın sürecinde sağlık kuruluşuna yatışına gerek görülmeyen, kronik bir rahatsızlığı olmayan, olası ya da kesin COVID-19 tanısı alan bireylere semptomlar düzelene kadar evde kalması söylenebilmektedir. Bu durumda olası ya da kesin hastalık tanısı alan bireylere verilecek sağlık hizmetlerinin sunumunda evde bakım hemşirelerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Evde bakım hemşirelerinden hemşireliğin genel görev, yetki ve sorumluluklarının yanı sıra bireysel ve çevreye yönelik düzenlemeler yapması beklenmektedir. Bu durumda evde bakım hemşiresi hasta bireye bakım verirken, virüsün bulaşmasını önlemek amacıyla birey, aile ve çevreye yönelik eğitim ve düzenlemeler yapmalıdır. Bu kapsamda; hasta bireyin kendine ait bir odada kalması, koşulların uygun olmaması durumunda ev içinde hareketleri kısıtlanarak aile bireyleriyle arasına bir metre mesafeyi koruyarak oturması ve bireyin kullandığı oda ve tuvalet, banyo gibi ortak kullanım alanlarının sık sık havalandırılması sağlanmalıdır. Bireye sosyal destek sistemlerinden yoksun kalmaması için çevrimiçi görüntülü yada telefon konuşma kolaylığı sağlanarak ziyaretçi kısıtlaması getirilmeli, mümkünse aynı kişinin maske takarak bakım vermesi sağlanmalıdır. Bireye; öksürme, hapşırma sırasında bir mendille (tercihen kağıt mendille) ağzını kapatmaları, kullanılmış mendillerin ağzı kapalı ve delik olmayan naylon poşetlere konularak ağzı kapatılarak, ikinci bir naylon poşet içerisinde atılması, ellerin sıklıkla sabun ve su ile ovularak yıkanması, tabak, çatal, havlu vb. eşyaların ortak kullanılmaması, kullanımı durumunda sabun ve su ile iyice yıkanması, hastanın kullandığı kıyafetlerin 60-90 °C normal deterjan ile yıkanması, olası vakanın odasının, kıyafetlerinin vb. temizliği esnasında eldiven kullanılması, hastanın başka kişilerle ev, sokak, toplu taşıma araçları ve hastane gibi ortamlarda bulunması, yalnız yaşayan bireylerin yiyecek gibi ihtiyaçlarını gidermek ve tıbbi yardım almak için evden ayrılmaları durumunda tıbbi maske takmaları, izolasyon süresince evde kalmaları konusunda eğitim verilmelidir. Ayrıca bu aşamada hasta yakınlarının hastanın semptomlarını takip etmesi, gerektiğinde acil tıbbi yardım alması, randevu öncesi hastanın durumu hakkında sağlık kuruluşunu bilgilendirmesi, nakil sırasında maske kullanması ve kendilerinde hastalık belirtisi olması durumunda en kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurmaları konusunda bilgilendirilmeleri bireyin hastalık sürecinin yönetimi ve virüsün bulaşmasını önleme anlamında önemlidir. COVID-19 yönünden yüksek risk taşıyan bölgeden gelen bireylere; yolculuk dönüşü ilk 14 gün boyunca evde kalmaları, toplu yaşam alanlarından uzak durmaları, ateş, öksürük, solunum sıkıntısı ve erken grip belirtileri olması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları, seyahat sırasında koronavirüs vakası ile karşılaşmış olabileceklerini belirtmeleri, kesin tanı alma durumunda ise temas ettikleri kişilerin listesini bildirmeleri konusunda eğitim ve danışmanlık yapılmalıdır” dedi.
MEDYANIN ROLÜ DE YADSINMAMALIDIR
Prof. Dr. Baybuğa, bir yandan küresel boyutta yürütülen çalışmalar, sağlık personelinin hastaların tedavi ve bakmında gösterdiği olağanüstü çabalar sürece önemli katkı sağlarken, halk sağlığı alanında çalışan hemşireler, halk sağlığı hemşireleri ve hekimler tarafından; vaka bulma, portör taramaları, risk gruplarını belirleme, izlem yapma, filyasyon, sürveyans çalışmaları, toplum temelli epidemiyolojik araştırmalar ve bölgenin epidemiyolojik haritasının çıkartılması amacıyla yürütülen çalışmalar salgının kontrol altına alınmasında son derece önemli olduğunu ifade ederek sürdürdüğü açıklamasında, “Sonuç olarak; özellikle birinci basamakta çalışan sağlık profesyonellerinin yürüttükleri çalışmaların yanı sıra salgın sürecinin yönetiminde yerel ve ulusal bilim kurullarında aktif rol alması şüphesiz ki salgına yönelik yapılan çalışmalara ivme kazandıracak ve hastalığın önlenmesine önemli katkı sağlayacaktır. Salgın kontrolünde toplumu bilgilendirmede geniş kitlelere ulaşan medyanın rolü de yadsınmamalıdır. Bu nedenle COVID-19 pandemisiyle ilgili yerel, ulusal ve uluslararası yazılı ve görsel yayın kanallarında ve sosyal medyada kamu spotu şeklinde kısa süreli verilen mesajlar ve yazılar toplumda virüsten korunma konusunda farkındalık oluşturulmasında etkili olacak, dolayısıyla sürecin en az vaka ve ölüm ile atlatılmasını kolaylaştıracaktır. Şüphesizki toplum sağlığının korunmasında COVİD-19’la mücadelede yukarıda bahsedilen çalışmaların yanı sıra bireysel olarak güvenilir bilgi kaynaklarını takip etmeniz, önerilen tedbirleri uygulamanız ve gerektiğinde çevre için uyarıcı olmanız son derece önemlidir. Bu nedenle salgınla mücadelede kendi sağlınız ve toplum sağlığı için ‘Evde Kalın, Sağlıkla Kalın’” dedi.